TEVFİK AMCANIN KÜRSÜSÜ
Eskiden Çamurlu ve Bozalan Köyü'nden, Yayla Mahallesi’nden bizim köye bayram namazı kılmaya gelinirdi. Yayla Mahallesi'nde oturan Tevfik amca da sürekli gelenlerdendi. Herhalde bizim kuşak ve üzeri yaştakiler değirmenci Tevfik amcayı iyi hatırlarlar. Lakabıyla ona "Deli Tevfik" derlerdi. Şeyh Edebali’nin ifadesi ile "Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler." imiş. İşte bizim Tevfik amcada yiğitliği ve kural tanımazlığı ile bu lakabı alsa gerekti...
*-*-*-*-*
Bayram namazından sonra camii avlusu önünde bayramlaşmak köyümüzün devam ede gelen güzel geleneklerindendir. Bayram namazı çıkışı herkes birbiriyle bayramlaşırken Tevfik amca herkesle tek tek bayramlaşmak yerine cami avlusunun kenarında bulunan odun kütüğünün üzerine çıkar, önce kasketini düzeltir, sonra sesini açmak için boğazını temizler,sonra da gür sesi ile "Ey Komşular" diye seslenirdi... Seslenirdi ki ne ses. Herkes birbiri ile bayramlaşmayı bırakır, zorunlu olarak onu dinlerdi.
Konuşmasında, her zaman toplumsal bir konu belirler, üç beş cümle ile meseleyi anlatır, iyi bayramlar diler, sonra kütüğün üzerinden atlayarak iner, kütüğe yakın birkaç kişinin elini sıkarak bayramlaştıktan sonra evine gitmek üzere köyün içine doğru hızla ilerlerdi...
Bir kısım cemaat bayramlaşmaya kaldığı yerden devam eder, bir kısmı da Tevfik amcanın herkese hitabeden bayramlaşma konuşmasını kendi adına da yapılmış kabul ederdi ki; arkasından camii meydanını terk ederlerdi.
O zamanlar Tevfik amcanın konuşmasının konusu bizi pek ilgilendirmezdi.Biz söylediği her cümleden sonra onu alkışlar, böylelikle kendimize bayramlık eğlence çıkarır, onu da motive ederdik. Nitekim bu alkışların Tevfik amcayı bir sonraki bayram konuşmasını yapmaya cesaretlendirdiğini, son konuşmasında alkış alamadığı için bir daha köye bayram namazı kılmaya gelmediğinde anlayabildik...
*-*-*-*-*
Tevfik amcanın son konuşması ne bizi nede kendisini tatmin etmişti. Belli ki dertli olduğu bir konuyu seçmişti. Yaşlılıktan, birilerine muhtaç olmaktan, emekli aylığı olanların şanşlı olduğundan bahsetti... Konu belli idi. Sohbet konusu idi. Nutuk atılacak bir konu değildi... Duygusallaştı, sesi titredi... Konuşmayı toparlayamadı... Herkesin bayramını kutladı."Hakkınızı helal edin. Bu konuşmayı da deliliğimize verin. Allaha ısmarladık" dedi. Üzerine çıktığı odun kütüğünden atlayarak indi. Her zamankinden daha hızlı adımlarla topluluktan ayrıldı ve gitti. Birkaç kişi Tevfik amcayı alkışladı ise de, alkış çok cılız kaldı. Tevfik amcanın bu son konuşması oldu. Benim hatırladığım kadarı ile bizim köyde kıldığı son bayram namazı da bu olmuştu.
*-*-*-*-*
Tevfik amca Küçük Frenk mevkiinde babadan kalma su değirmeni işletirdi. Bu son konuşmasını yaptığı yıllarda su değirmenlerine ilgi azalmıştı. Tevfik amca su değirmeni işletmeciliğinin sonunu görmüştü ve alkış alamayan son konuşması da bu sonun bir dışa yansımasıydı.O yıllar bunu anlayamamıştık...
*-*-*-*-*
Bundan yedi sekiz ay önce Balıkesir'de liseden edebiyat öğretmenim beni telefon ile aradı.Uzun bir sohbetten sonra yazdığım bir kompozisyondan ve kendisinin teşvikiyle katıldığım okul ve daha sonra da il düzeyinde yapılan yarışmadan bahsetti... Kompozisyonun ismini, içeriğini ve yarışmadaki derecemi de hatırlayınca şaşırdım. Hala daktilo edilmiş bir nüshasını sakladığını söylediğinde şaşkınlığım daha da arttı. Sohbetin ilerleyen kısmında anladım ki; eşinin vefatından sonra evini kapatıp kızının yanına taşınması gerekiyormuş, gereksiz olduğunu düşündüğü eski kitapları seçerken bahse konu kompozisyon nüshası bir kitap arasından çıkmış.Balıkesir’de esnaflık yapan lise arkadaşımdan aldığı telefonumdan beni aramış... Evine ziyaretine gelmem halinde sakladığı nüshayı bana verebileceğini söyledi. Telefonunu aldım, vedalaştık... Bu yıl Ağustos ayında Balıkesir'e geldiğimde aklıma geldi. Telefon ettim. Telefonumu açan kızı üç ay önce vefat ettiğini söyledi... Bahsettiği kompozisyonu elde edemedim.Ama iyi hatırlıyorum. İl düzeyinde yapılan bir yarışmada bana ödül kazandırmış ve okul müdürümüz ve edebiyat öğretmenimizden çok güzel övgüler aldırmıştı...
*-*-*-*-*
Şimdi düşünüyorum da, yarın Ramazan Bayramı, bayram namazından sonra, Tevfik amca gibi bir yiğit sözüm ona "Tevfik Amcanın Kürsüsü"ne çıksa, köyün şu bölünmüş, parçalanmış halini dile getirse; "Kardeşim nedir bizim şu halimiz, sıkıntımız nedir, şu köyde kaç kişi kaldık ki, dostluğu, komşuluğu ve paylaşmayı unuttuk, şu halimiz şu güzelim köyümüze yakışıyor mu?... Bu gün bayram haydi küsler barışsın, haydi durmayın kuçaklaşalım" deyiverse... Deyiverse de o konuşma sihirli bir değnek gibi herkesin kucaklaşmasına sebep olsa. Buna ne kadar ihtiyacımız var değil mi?...
*-*-*-*-*
Bu vesile ile Tevfik amcayı rahmetle anıyor, bu güzel temennimizin gerçekleşmesi dileği ile, Ram