Bugun...

Şaban IŞIK

"BACALARI TÜTMEYEN EVLER"
-KÜLLÜK MEYDANI VE ŞAHİNLER KONAĞI-

    Bizim çocukluğumuzda, bundan 30-40 yıl öncesinde, "Küllük Meydanı" köyün sosyal etkinliklerinin yapıldığı tek meydanı idi. Okul öğrencilerinin bayram kutlamaları burada yapılır, kına geceleri bu alanda, meydan ocakları ise bu alanın alt kısmında yan yana duran iki kahvehanenin önünde yapılırdı. Bu alan büyüklerin olduğu kadar çocukların da tercih ettiği oyun alanı idi. Çocuklar burada ip atlar, misket oynar, saklambaç, met oynardı. Hatta bu dar alanda top bile oynanırdı. Geceleri, Sefer dayı ve Durmuş dayının evlerinde yanan gaz lambalarından sızan ışıklar bu alanı aydınlatır ve gece de oyunlar bu alanda devam ederdi. Ta ki bu meydanın tek efesi Ferai (Feriş) abi bizi bu alandan uzaklaştırana kadar. Ferai abi, Beyköy efesini mantar tabancası ile teslim alacak kadar efeler efesi, öküz arabasına eşek koşacak kadar becerikli ve nüktedan birisi idi….
     **********************************
    Derken, Küllük Meydanının etrafında bulunan evlerin ışıkları bir bir söndü. Sefer dayı, Hanım nine, Azime nine, Durmuş dayı, Bakkal dayı ve diğerleri... Sebep nedir bilinmez, çocuklar burada oynamaz oldu. Bayram kutlamaları ve düğünler, kına geceleri başka mekanlarda yapılmaya başladı. Küllük Meydanı unutuldu. Bu meydana komşu bir bir ışıkları sönen evler de...
    Köye geldiğimde ne zaman bu meydandan geçsem, bu meydanın ve Sefer dayının evinin hali bana köyün halini özetler gibi gelir. Çocuk seslerinden mahrum Küllük Meydanının sessizliği, heybetinden hiçbir şey kaybetmeden bir gün bacasının tütmesini bekleyen konak misali güzeller güzeli Sefer dayının evi...
    Köyün kalabalık, Küllük Meydanının hareketli olduğu dönemde bu ev de heybeti ile bu meydana ayrı bir güzellik verirdi. Toplam 10 penceresi yanında; biri üst katta, biri arka bahçeye, üçü ön bahçeye ve biri de binanın yanından sokağa açılmak üzere toplam dışa açılan altı kapı... Binanın köşelerini birbirine bağlayan 70-80 cm'yi bulan köşe taşları ile taş işçiliğinin güzel örneği iki katlı ev... Benim en çok dikkatimi çeken ise şu anda faaliyette olmayan, taşla örülü, ikinci katta dışa açılan, Küllük Meydanına bakan bir kapı... Bu kapı muhtemelen ahşap bir balkona açılacaktı. Belki de ’’cumba’’ olarak adlandırılan bir balkon... Öyle ki Sefer dayının özeni ve hayali yüksek ama söylenilen o ki; büyüyen çocuklar, artan ihtiyaçlar Sefer dayının bu ev ile ilgili yapmak istediklerini yarım bıraktırmış. Duyduğum kadarı ile Sefer dayı binanın içinden ikinci kata çıkmayı sağlayan ‘’ahşap merdiven" ile " balkonu’’ tarihi belli olmayan bir süre için ertelemiş.
    Belki Sefer dayı "Benden bu kadar gerisini evlatlar tamamlasın" demiştir. Belki de, "Balkonu da onlar yaptırsınlar. Balkona Emine’nin (analarının) dokuduğu kilimi yaysınlar, balkondan sarkan sardunyalar ve küllükte oynayan çocukların çığlıkları arasında, ikindi çayını da balkonda içsinler" diye düşlemiştir. Ya Emine yenge; tarlada gündüz onca çalışıp yorulmasına rağmen, sabaha kadar gaz lambası ışığında kilim dokurken, kazanacağı para ile evin inşaatından eksik kalan hangi kısmı tamamlamayı hayal etmiştir bilinmez.
    

    İster Sefer dayının, ister Emine yengenin hayali olsun onlar dönemin en güzel evini hayal etmişler, fedakarlık edip yaptırmışlar. Oğullarının da evlendiklerinde kendileriyle birlikte bu evde oturacaklarını düşünerek dışa açılan kapı sayısını oğul sayısı ve kendilerini de hesaba katarak altı olarak planlamışlar. Bir gün kapılara kilit vurulup, yıkılmasına göz yumulacağını düşünmeden...
    Ya şimdi... Bu güzeller güzeli öksüz ve yetim ev; bacasının tüteceği, pencerelerinden sızan ışıkların Küllük Meydanını aydınlatacağı günü bekliyor. Biz ise, belki bunlar olursa, tıpkı eski günlerde ki gibi çocuk çığlıkları ile şenlenen küllükte; çocukluk ve gençliğinde "Küllük Meydanının Efesi" olarak hatırladığımız Ferai abinin huysuz yaşlılığını da bu evde görmek istiyoruz...
     **********************************
    Bu yazıyı 2009 yılı Ağustos ayında iznimin bir kısmını geçirmek üzere gittiğim köyümüzde, "Bacaları Tütmeyen Evler" konulu çektiğim fotoğraflara yönelik olarak ve yine ne tesadüftür ki 15 ev içinden seçtiğim bu ev için yazmıştım. Ancak Ankara'ya döndüğümde çektiğim bir kaç fotoğrafın kompozisyonunu beğenmediğim için bu fotoğrafları köyümüz sitesinde yayımlamayı erteledim. Tabi bu yazıyı da….
    Kurban Bayramı için köye gittiğimde ise, Sefer dayının çocuklarının benim bu yazımı boşa çıkarmak istercesine evi tamir ettirdiklerini gördüm. Sanki benim 2009/Ağustos ayında çektiğim ancak köyümüz sitesinde yayımlamadığım fotoğrafı ve yayımlamaktan vazgeçtiğim yukarıdaki yazımı hissetmişçesine bütün kardeşler birleşmiş ve köye örnek bir davranış sergilemişler...
    Bize düşen bu güzelliği sizlerle paylaşmaktı. Fotoğraflarını çektik. Hak ettiği yerde "Ayın Fotoğrafı-Ayın Konusu" olarak yayımladık.
    Baba ocağı evin bakımını yapan ve doğdukları, suyunu içtikleri, çocukluk ve gençliklerinin geçtiği köylerini unutmayan rahmetli Sefer dayının çocuklarının hepsi benim büyüğüm abim, ablam. Nezaket kuralları elverse hepsine "Aferin" demeyi isterdim. Eğer kabul ederler ise yaptıkları güzel ve örnek davranış için onlara teker teker teşekkür etmeyi bir görev biliyorum.
    Teşekkürler, Sefer dayının, Emine yengenin vefalı evlatları; hoş geldiniz köyünüze, hoş geldiniz baba ocağı "Şahinler Konağı"na...
(2009/Aralık-Ankara)



AYIN FOTOĞRAFI
HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI