FAZLI LEVENT OĞUZ - SON BAŞAK

SON BAŞAK

( Son başağa ulaşma çabasıdır, Mecidiye …)

Yaz günleri, tarlaya girmek için erken kalmak gerek, uykunun tüm güzelliğine,tadına,veda etmeli artık, sabah güneşi ile yollara düşmeli.. çocuk yaşta elinde orak.. buğdaylar olmuştur artık, en kısa zamanda biçilmeli, zamanı geçmeden tam gününde başlamalı biçmeye.. buğdaylar senin tatlı uykunu, çocuk yaşını dinlemez.. onca emek yok ulur gider.. sabah güneşi pencereden yüzünü yaktıkça başını ystığın altına sokmayı bırakmalısın artık.. erkenden tarlada olmalısın, öğle güneşinin kavurucu sıcağına kalmadan biçebildiğin kadar çok buğday biçmeli, demet bağlamalısın..Yarım yamalak yıkanmış bir yüz,uykusu henüz dağılmamış ve yarım yamalak bir kahvaltı; artık vakit kaybedemezsin.. bir an önce yola düş.

Yolda sabah serinliğinin yüzünde hissederek, en yakın çeşmeden soğuk bir su içip yüzünü bir kez daha yıkayarak kendine gelebilirsin.. artık yatağa dönüş yok, başaklar seni bekler. Artık zamanla randa bir yarış var ve kazanmak zorundasın, tüm çabanla alın terini kazanmak için akıtmalısın.. zaman hiçbir engel tanımadan üzerine gelecek ve kavurucu sıcaklar her geçen gün buğdayları daha da kurutacaktır. Artık başka bir şey yapamazsın, buğdayları zamanın elinden bir an önce almalı ve bir yıl daha seni doyuracak ekmeğini sağlamalısın.. ne bir derdin, ne bir eğlencenin peşine düşmek yok senin için, önünde upuzun uzanan başakları toplamalısın, kendi hayatını kurmak, ailene bakmak, çocuğunu doyurmak.. yaşamak, mutlu olmak, rahat uyumak için başakları yakalamalısın; gün boyu her an artan sıcaklığa aldırmadan, başını başakların arasından kaldırmadan çalışmalısın.

Güneş yükselmeye başladı, bu kadar dinlenmek yeter, hadi kalk, öğleye daha var,ağzına bir şeker at çalışmaya devam, öğle olmadan bir çıkım daha yol al.. öğleye varmak , öğle sıcağında ağacın altında biraz uyumak, bir tas ayran, soğan, bulgur pilavı; ama önce hak etmelisin, önce görevini yapmalısın, sırtından akan tere aldırmamalısın, ellerine batan kıymıkların acısını hissetmemelisin, kolunun ağrıması birazdan geçer, bacaklarına bir şey olmaz, bırak sızlasınlar daha nereden baksan bir hatalık iş var, aldırma iki güne kalmaz alışırsın, daha vücudun ham,zamanla alışır, zaman onu da eğitir merek etme; zaman her şeyi kendine uydurur, kendine benzetir.. sen yine de onunla savaşmayı dene, yoksa hep kaybeden sen olursun, zamana karşı hep mücadele etmelisin onun hayatını yok etmesine izin vermemelisin.

Nihayet öğlen oldu,bugün ne kadar sıcak böyle, ah gölge.. kim diktiyse bu ağaca tarlanın ortasına Allah ondan razı olsun, sayesinde serinledik, hey küçük koş bir bardak soğuk su getir, kana kana içelim, ters ters bakma öyle en küçük su getirir.. yemek.. toprak kokusu.. ha.. işte bu, hafif bir rüzgar istediğim, hep böyle esse ne güzel olur.. biraz da uyusam, yastığım nerdesin.. toprak.. artık toprak her şeyim, evim.. yatağım.. yastığım.. toprak vatanım.

Tam da yeni uyumuştum, şu ağaçtaki kuş bir türlü uyutmadı..artık durmak yok, bu ne sıcak böyle, yüzümde toprak izi.. haydi iş başı.. başaklar beklemez bizi, kurumalarına izin vermemeli.. hey küçük bir tas su daha ver hele. Yürüyün çalışmaya, bir vatan kurtarır gibi çalışılacak, artık dinlenmek yok, bir kısa mola ile gün sonuna varılacak.. yarın, ertesi gün, daha ertesi taa ki son başak da elimize değene değin bu iş sürecek, kimse başka bir şey düşünmeyecek, başka bir şey yapmayacak; son başak da ele geçince bu vatan bizim olacak, o zaman içilen kanımız doyacak, içtiğimiz çay daha da tatlanacak, yediğimiz ekmek bizim olacak.. son başak bize mutluluk katacak; işte orada tüm dertlerimiz bitecek, yaşamanın gerçek tadı bizimle olacak, terimiz kuruyacak, kolumuzun ağrısı dinecek, orada her derde deva olacak.. son başak bize yeni bir hayat sunacak.

Fazlı Levent Oğuz

not: hatıralar hikayeler bölümüne yükleyemedim.. siz aktarabilir misiniz..